BUDAPEŞTE, MACARİSTAN: AVRUPA'NIN TERMAL BAŞKENTİ
- Meltemliyollar
- 12 dakika önce
- 9 dakikada okunur
Budapeşte, Haziran 2025
Budapeşte, Macaristan’ın başkenti ve en büyük şehri olup Tuna Nehri'nin iki yakasında yer alıyor. Tarih boyunca Buda, Pest ve kısa bir süre Óbuda adlı üç ayrı yerleşimden oluşuyormuş. 1873 yılında bu üç şehir birleşerek "Budapeşte" adını almış.
Tuna Nehri, şehri doğal olarak ikiye bölüyor:
Buda Yakası, tepelik, daha yeşil, tarihi kaleler ve manzaralarla dolu iken, Pest Yakası: düz, şehir yaşamı, alışveriş, gece hayatı burada. Budapeşte fotoğraflarında gördüğünüz o ikonik bina olan Parlamento Binası da, Pest yakasında.
Şehrin en güzel manzaralarından biri, Buda’dan Pest’e veya tam tersi yönde Tuna üzerinden bakmak :)
Budapeşte'de nerede konaklamalı? Biz nerede kaldık?
Budapeşte’de turistik gezi odaklı bir seyahat için en ideal konaklama bölgesi genellikle Pest yakası. Çünkü, turistik yerlerin çoğu burada. Biz nerede kaldık diye merak ederseniz, Booking'ten bulduğumuz B&B Hotel Budapest City otelde konakladık. Konum olarak fena değildi, merkeze yürüme yolu biraz uzaktı, tramvayla geçmek gerekiyordu. Tramvay otele yakındı ama yürüme gidebilmek tabi tercihimiz olurdu.
Para Birimi
Budapeşte’de ve genel olarak Macaristan’da kullanılan para birimi, Euro değil, Macar Forinti (HUF). Haziran 2025 itibariyle 1 Euro yaklaşık 390-400 HUF. Biz her şeyi kredi kartından geçirdik. Para çevrimiyle uğraşmadık açıkçası. Kredi kartı hemen her yerde geçiyor. Burada sadece kredi kartınızın Euro üstünden kesilmesine dikkat edin, o önemli.
Budapeşte'de şehir içi ulaşımı nasıl sağlamalı?
Şehirde ulaşım gayet gelişmiş. Metro, tramvay, otobüs, trolebüs ulaşım için kullanılıyor.
Şimdi size meltemliyollar farkıyla hiç bir blogta göremeyeceğiniz detayları vereceğim.
Biz naptık? Viyana'dan Flixbus ile Budapeşteye gelip, Kelenföld'de indik. Burada metroya binmek için, DOĞRU otomatı ararken yarım saat kaybettik. Siz kaybetmeyin diye detaylar is coming. Budapeşte'de Mor renkte ve Mavi renkte iki ayrı bilet otomatları var. Ve ikisinde de Tickets and Passes dışında bir şey yazmıyor. ŞEHİR İÇİ ULAŞIM İÇİN, MAVİ renkte olana gitmeniz gerekiyor. Mor renkte olan değil.
Buradan kredi kartıyla ödeme yaparak bilet alabilirsiniz. Tek bilet 500 HUF (2025). Tavsiyem, 10'lu blok almanız. Neden derseniz, Budapeşte'de çok saçma bir şekilde her durakta bilet otomatı yok. Yani, bindikçe alırım derseniz, alamazsınız. Her seferinde bilet otomatı olan durağa yürümeniz gerekiyor. Bu da yorucu ve ciddi vakit kaybı (Tüm bloglarda basma kalıp gibi hep aynı şeyleri yazdığı için biz bunları acı acı yaşayarak öğrendik. Siz yaşamayın diye buradayız. Bu işlerden de herhangi bir maddi kazancımız yok, bir hayır duanızı alsak yeter).
Eğer şehirde 3 gün kalacaksanız, 72 saatlik sınırsız bilet almanız da mantıklı. Hem bütçeye uygun hem de her yere özgürce gidip gelebilirsiniz. Metro + tramvay kombinasyonu çoğu turistin en rahat kullandığı sistem.
Biletlerinizi valide ettirmeyi unutmayın. Özellikle nostaljik tramvaylarda sıklıkla polis kontrolü oluyor. Başınız ağrımasın.
BudapestGO diye bir uygulama var. Tüm toplu taşıma hatlarını gösteriyor, canlı sefer bilgisi veriyor. İsterseniz, indirebilirsiniz.
Ek bilgi, Budapeşte'nin metro hattı olan M1, Avrupa kıtasındaki en eski metro hattıdır (1896'dan beri faaliyette).
2 numaralı tramvay, panaromik şehir turu yapmanızı sağlar. Binmek güzel olur.
Bu arada, Budapeşte kesinlikle yürüyerek gezilebilecek bir şehir — özellikle şehir merkezinde ve turistik bölgelerde.
Budapeşte'yi gezmeye kaç gün ayırmalı?
Budapeşte'yi gezmek için minimum 2 gün ayırmak güzel olur. 3-4 günlük bir programda ise daha rahat ve keyfini çıkara çıkara gezilir.
Budapeşte'de neyi nerede yiyelim?
Budapeşte'de başta deneyimlemeniz gereken şey Gulaş. Gulaş, aslında sığır çobanı (gulyás) kelimesinden geliyormuş. Bu yemek, ilk olarak çobanlar tarafından açık ateşte hazırlanırmış. Gulaş farklı şekillerde servis ediliyor. Orijinali çorba imiş. Ama şuan çorbası da var, ana yemek gibi servis edileni de, sığır eti, domuz veya hindi etinden yapılanı da.
Biz Gulaş yemek için, Paprika Vendéglő'ye gittik. Kesinlikle tavsiye edeceğimiz bir yer. Burada hem çorbasını hem ana yemeğini yedik. Bir sarımsak çorbası içtik. Birer gulaş ve sarımsak çorbası, bir de ortaya ana yemek olarak Gulaş fazlasıyla yeterli. Porsiyonlar çok büyük. Gulaş, bizim annelerimizin, ananelerimizin yaptığı etli patates yemeğinin nerdeyse aynısı. Yediğimiz her şeyden biz çok çok çok memnun kaldık. Rezervasyonsuz gitmeyin. Biz gittik, kapıda baya sıra beklemek zorunda kaldık. Ama kesinlikle değdi.
Gulaş çorbası 2790 forint (7 Euro), Sarımsak çorbası 1990 forint (5 Euro), Ana yemek olarak Gulaş 6990 forint (18 Euro).
Kahvaltı ve Tatlı Mekanları
New York Café: Dünyanın en güzel kafelerinden biri olarak kabul ediyor; tarihi atmosferiyle ünlü. Biz gitmedik, önünde korkunç bir sıra vardı. Bir kafeye gidip, sadece fotoğraf çekilmek için zamanını bu kadar tüketmeyi anlamsız bulan tek ben olamam.
Freyja – The Croissant Story: Taze kruvasanları ve kahveleriyle turistlerce popüler bir kahvaltı noktası. Biz de gittik ama bence kruvasanlara basmışlar marmelatı, aşırı tatlıydı. Gidelebilir ama muazzam diyemeyeceğim.

Budapeşte'nin ünlü barlarından biri: Szimpla Kert. Yahudi bölgesinde yer alıyor. Buraya mutlaka bir uğrayın.
Hemen yan tarafında, sokak lezzetlerinin olduğu bir sokak var. İsmi, Street Food KARAVAN Budapest. Szimpla Kert, öncesi veya sonrası birşeyler yemek için muhakkak uğrayın. Oldukça keyifli.
Prag sıklıkla yapılan Trdelnik'i biliyor ve seviyorsanız, ki ben çok severim, buradaki adı Kürtoskalacs. Hem tatlısı var hem de tuzlusu. Deneyin.
İŞTE GÖNLÜMÜ ÇALAN O GELENEK: TERMAL HAVUZ VE SPA
Lütfen en az yarım, mümkünse 1 gününüzü bu etkinliğe ayırın ve sonra gelin bana teşekkür edin :)
Budapeşte, Avrupa’nın termal başkenti olarak biliniyor ve şehirdeki termal havuzlar sadece sağlık amaçlı değil, aynı zamanda kültürel ve turistik bir deneyim olarak da çok popüler. Şehirde 100'ün üzerinde sıcak su kaynağı ve birçok tarihi termal hamam var.
En çok tercih edilen ve özelliklerine göre ayrılmış Budapeşte’nin en iyi termal havuzları ise şöyle:
1. Széchenyi Termal Hamamı (En Büyük ve Turistik): Városliget (Şehir Parkı) bölgesinde yer alıyor. Avrupa’nın en büyük termal hamam kompleksi olup, hem yerli halk hem turistler tarafından en çok ziyaret edilen hamam. Erkek/kadın karma.
2. Gellért Termal Hamamı (Tarihi ve Sanatsal): Gellért Tepesi’nin eteğinde, Tuna Nehri kıyısında. Art Nouveau mimarisi, mozaikler, vitraylar ile çok estetik bir ortam. Hem açık hem kapalı havuzlar var. Konum olarak, Busapeşte'nin ikonik yeşil köprüsünün hemen dibinde, Buda tarafında. Tarihi ve mimari atmosferde termal deneyim yaşamak isteyenler için ideal.
3. Rudas Termal Hamamı (Gece Seansları ile Ünlü): Gellért Tepesi’nde, Tuna kıyısında. Konum olarak Gellert ile yakınlar sayılır. Burası tercih etmek için güzel bence, çünkü 1556 yılında Sokullu Mehmet Paşa yaptırmış ve kendisi de sürekli buraya gidiyormuş. Kubbeli mimariye sahip bir Osmanlı yapısı. Spa katı ve cam teraslı jakuzisi Tuna Nehri’ne bakıyor ve özellikle geceleri şahane bir ambiyansı olduğu tartışılmaz.
Cuma–Cumartesi geceleri 22:00–03:00 arası açık.
4. Lukács Termal Hamamı (Yerel Halkın Tercihi): Daha az turistik, daha çok Budapeştelilerin gittiği hamam. Termal suyu en etkili şifalı olanlardan.
Gel gelelim biz hangisine gittik. Lukács Termal Hamamı tercih ettik. Sebebi, diğerlerine göre daha uygun olmasıydı. Hafta içi 5100 forint (12 Euro), haftasonu 5500 (13 Euro) forint. Masaj seçeneği de var, 45 dksi 12.000 forint. Budapeşte kartınız varsa giriş ücretsiz.
Termal beer spa deneyimi yaşamak isterseniz, şuraya bir bakın (YAV MELTEM NELER DİYORSUNNN).
Yanınızda, mayo, terlik, havlu, bone getirin. Termal havuzda bone zorunlu değil ama açık havuza gireceğim derseniz, bonesiz almıyorlar. Bu önemli bir detay. Civarda havlu bone satan dükkanlarda yok (ilginç). Termal havuzun enteresan bir ortamı var. Yaz kış açık. Biz oradayken tepemize yağmur yağdı, ona rağmen hiç kimse çıkmadı. Millet çıkmayınca biz de kaldık. Gerçekten kesinlikle deneyimlenmesi gereken bir ortam. Ara sıra imkanımız oldukça sadece termal havuza girmeye geleceğim. O kadar ki hoşuma gitti. Çıktığımda pamuk gibiydim.
Not: Suları bu arada cidden şifalı. Ellerimde uzun süredir egzama vardı. Termal havuzda geçirdiğim yarım gün sonrası, ellerim baya iyileşmişti.
Bilmeniz gerekenler:
Budapeşte’deki termal hamamların biletlerinde “kabinsiz (locker only)” ve “kabinli (cabin ticket)” seçenekleri var. Bunlar şu anlama gelir:
Kabinsiz Bilet (Locker Only / Basic Ticket): Sadece ortak soyunma alanında bulunan kişisel dolap (locker) kullanma hakkı verir. Eşyalarını bu kilitli dolaba koyarsın; kıyafetini açık soyunma alanında değiştirirsin. Daha ekonomik bir seçenektir. Yalnız seyahat edenler veya ekstra mahremiyet aramayanlar için uygundur.
Kabinli Bilet (Cabin Ticket / Changing Cabin Included): Sana ait, küçük bir özel kabin verilir. Burada kıyafetini rahatça değiştirebilirsin. Genelde kilitlidir ve tüm gün boyunca senin kullanımındadır. Aileler, çiftler veya daha fazla mahremiyet isteyenler için idealdir. Lukas'ta bunun fiyatı 1000 forintti.
Kişisel deneyimim, zaten herkes ortada üstünü değiştirdiği için ve bu durum kültürel oalrak yerleştiği için, kimse kimsenin totoya bakmıyor, rahatsız olacağınız bir ortam yok.
Tüm anlattığım yerlere topluca ulaşmak için, şu linke tıklayınız.
Budapeşte Gezilecek Yerler - Budapeşte Gezi Rehberi
Zincir Köprü (Széchenyi Lánchíd)
Budapeşte'deki ilk durağımız, Budapeşte’nin en ünlü ve en ikonik yapılarından biri olan Zincir Köprü. 1839-49 yılları arasında yapılmış, şehrin Buda ve Pest yakalarını birbirine bağlayan ilk daimi köprü olmasıyla hem tarihi hem sembolik bir öneme sahip.
Her iki girişinde yer alan aslan heykelleri köprünün sembolü. Rivayete göre, taş aslan heykellerini yapan heykeltıraş bu aslanları kusursuz yaptığını söyler. Ancak halk, aslanların dillerinin olmadığını farkeder. Yapan kişi bu eleştiriyi gururuna yediremez ve köprüden atlayarak intihar eder.
Bu hikaye tabiki turist eğlemece hikayelerinden. Gerçekte ise, Aslanların dili ağızlarının iç kısmında ve yukarı doğru kıvrık olduğu için aşağıdan bakıldığında görünmüyor. Heykeltıraş János Marschalkó idi ve bu hikâyedeki gibi intihar etmemiş. Hayatına normal şekilde devam etmiş. Aslan heykelleri ise, 1852 yılında, köprü açıldıktan birkaç yıl sonra yerleştirilmiştir.
Diğer Bir rivayete göre ise, köprü yapıldığı dönem o kadar görkemli bulunmuş ki, Budapeşteliler ona “Avrupa’nın 8. harikası” demiş.
Buda Kalesi
Zincir köprüyü, Buda yakasına doğru yürüdüğünüzde karşınıza bir feniküler çıkacak. İsmi Budavari Sıklo. Bu fenikülerin vardığı yer Buda Kalesi. İsterseniz feniküler ile, isterseniz yürüyerek de 10-15 dk'da tırmanırsınız. Kale dediğime bakmayın, asla görmeyi beklediğiniz kalelere benzemiyor. Kaleden ziyade meclis binası gibi bir görünümü var.
İlk kale yapısı 13. yüzyılda Moğol istilasından sonra inşa edilmiş.1541–1686 yılları arasında uzun süre Osmanlı egemenliğinde kalmış. II. Dünya Savaşı sırasında ciddi hasar almış ve sonrasında yeniden restore edilmiş.
Günümüzde ise Macar Ulusal Galerisi, Budapeşte Tarih Müzesi ve Széchényi Milli Kütüphanesi gibi önemli kültürel kurumlara ev sahipliği yapıyor. İçeriye giriş ücretli, bahçesini gezmek ücretsiz.
Özellikle gün batımında harika fotoğraflar yakalamak mümkün.
Balıkçı Tabyası (Halászbástya)
Konum olarak Buda Kalesi'ne çok yakın. Budapeşte'de turist kalabalığından yer bulabilirseniz, eennnn güzel fotoğrafları yakalayacağınız yer burası.
1895–1902 yılları arasında inşa edilen yapı, yedi kuleyle süslenmiş. Bu kuleler Macaristan’ı kuran yedi kabileyi simgelermiş. İsmini, Orta Çağ’da bu bölgenin savunmasından sorumlu olan balıkçı loncasından almış. Tabyayı gezmek ücretsiz. Tabyanın hemen içinde bir kilise göreceksiniz. İsmi Matthias Kilisesi.
Matthias Kilisesi
13. yüzyılda inşa edilen bu kilise, zaman içinde Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş, Avusturya-Macaristan döneminde ise ihtişamlı biçimde yeniden tasarlanmış

Türklerle ne ilgisi var?
1526 Mohaç Meydan Muharebesi’nden sonra, Osmanlı ordusu Budapeşte’ye (o zamanki adıyla Budin) ilerlemiş ve 1529’da Kanuni Sultan Süleyman Budin’i fethetmiş. Bu fetih sırasında, Matthias Kilisesi, camiiye çevrilmiş ve Kanuni, ilk şükür namazını burada kılmış. Bu olay, Osmanlı'nın Macaristan topraklarına kalıcı olarak yerleşmeye başlamasının sembolik bir anı olarak kabul edilirmiş. Kilise o dönem boyunca “Budin Camii” olarak anılmış ve içerisi İslamîyete göre yeniden düzenlenmiş (haçlar indirilmiş, mihrap yapılmış vs.). 1686’da Habsburgların Budin’i yeniden ele geçirmesiyle tekrar Katolik kilisesine çevrilmiş. İçeriye giriş ücreti: 3100 forint (2025 yılı ücreti).
Özgürlük Köprüsü (Szabadság híd)
Özgürlük Köprüsü, aynı zamanda “yeşil köprü” olarak biliniyor. 1896 yılında, yani Macaristan’ın kuruluşunun 1000. yılı anısına açılmış.
Köprünün en dikkat çekici özelliği, uçlarında yer alan Turul kuşu heykelleri. Turul kuşu, Macar mitolojisinin önemli sembollerinden biriymiş.
Köprünün orta noktasında üzerine çıkıp, fotoğraf çekebileceğiniz bir de alan mevcut. Bilginiz olsun.
Budapeşte Parlamento Binası (Országház)
Budapeşte'nin bir diğer ikonik binası, Parlamento Binası. Sadece Macaristan’ın değil, tüm Avrupa’nın en görkemli yapılarından biri. 1902 yılında tamamlanmış ve günümüzde Macar Ulusal Meclisi’ne ev sahipliği yapıyor.
Bina tam 96 metre yüksekliğinde ki, bu durum Budapeşte’nin dini (Aziz Stefan Bazilikası) ve siyasi otoritelerinin eşitliğini simgelermiş.
Efsaneye göre, Parlamento binası dışarıdan simetrik görünür ama içi simetrik değildir. Bir taraf hükümet, diğer taraf ise muhalefet için yapılmıştır. Gerçeklik payı ise şöyle varmış, mimari olarak bina simetrik inşa edilmiş, ama iç kullanımda fonksiyonel ayrım vardır.
Andrássy Bulvarı (Andrássy út)
Budapeşte’nin tarihi ve lüks markaların olduğu caddesi burası. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Konum olarak, Pest yakasında (Palemamento Binası sonrası geçilebilir). Şehir merkezindeki Erzsébet Meydanı'ndan başlayıp, Kahramanlar Meydanı (Hősök tere)’ne kadar uzanıyor. 1872 yılında Paris’teki Champs-Élysées örnek alınarak inşa edilmiş.

Opera Binası (Magyar Állami Operaház)
Macar Devlet Operası (Magyar Állami Operaház), hem mimarisiyle hem de kültürel değeriyle şehrin en özel noktalarından biri. 1884 yılında inşaa edilmiş ve salonun akustiği o kadar iyiymiş ki, Avrupa’nın en iyi opera salonları arasında gösterilirmiş. Konum olarak Andrássy Bulvarı'nda.

Kahramanlar Meydanı (Hősök tere)
1896 yılında Macaristan’ın kuruluşunun 1000. yılı anısına inşa edilmiş. Meydanın tam ortasında yükselen sütunun tepesinde Başmelek Cebrail, elinde taç ve haçla Macar krallığını simgeliyor. Sütunun çevresini saran yarım dairesel kolonlar üzerinde ise Macar tarihinin önemli liderlerinin heykelleri yer alır. Başta ülkeyi kuran yedi kabile reisinden, 1848 devriminin önderlerine kadar birçok figür burada temsil edilir. Bunların ortasında ve önde olanı Büyük Türk Kağan’ı Attila’nın heykeli de yer alıyor.
Váci Utca
Kafeler, mağazalar ve sokak sanatçılarıyla dolu canlı bir atmosfere sahip cadde. Şehirdeki alışveriş caddeniz burası olacak.
Aziz Stefan Bazilikası (Szent István Bazilika)
Váci Utca'nın sonunda yer alıyor. Macaristan'ın en büyük kilisesi olup, Budapeşte’nin en önemli simgelerinden biri.
1851–1905 yılları arasında inşaa edilmiş. İsmi, Macaristan’ın ilk kralı olan Aziz Stefan (Szent István)'dan geliyormuş.
Bazilika içinde, özel bir şeffaf kutuda Aziz Stefan’ın sağ eli mumyalanmış şekilde sergilenmekte. Macarlar için çok kutsal bir simgeymiş.
Girişi ücretsiz.
Yüksekliği 96 metre yani Parlemento binasıyla aynı. Çünkü, Macar anayasasına göre hiçbir yapı, bu kiliseden daha yüksek olamazmış.
Dohany Sinagogu (Avrupa'nın en büyüğü)
Avrupa’nın da en büyük sinagogu ve dünya genelinde ayakta kalan en büyük ikinci Yahudi ibadet yeri.
II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin “nihai çözüm” politikası çerçevesinde sistematik olarak yürüttükleri Yahudi soykırımı, özellikle 1944 yazı ve sonbaharında Macaristan'da yoğunlaşmış.
Budapeşte’de bugün Holokost’u anan önemli noktalar şunlar:
Dohány Sokağı Sinagogu yanındaki Ağaç Anıtı (Raoul Wallenberg Anıtı): Metal söğüt ağacının her yaprağı, Holokost’ta hayatını kaybeden bir Macar Yahudi’nin adını taşıyormuş.
Shoes on the Danube Bank (Tuna Kıyısındaki Ayakkabılar Anıtı): 1944–45 kışında Yahudilerin toplama sırasında nehre atıldığı anılara adanan, içindeki demir ayakkabılarla 60 çiftlik bir anıt.
House of Terror Müzesi: Nazi ve Sovyet baskısını anlatırken, Holokost dönemine dair belgeler ve tanıklıklar da yer alır. 1937'den itibaren Ok Haç Partisi'nin merkezi olarak kullanılan bu bina, 1944'te "Sadakat Evi" olarak biliniyormuş ve birçok kişi burada işkence görmüş ve öldürülmüş.
Son sözler,
Budapeşte'de alışveriş yapmak isterseniz, WestEnd City Center, büyük bir AVM. Tercih edebilirsiniz.
Budapeşte'den hediye götürmek için, Herend denilen el yapımı prenses porselenlere göz atabilirsiniz. Out of record, aynılarından Eminönü'nde de zirilyon tane var.
Budapeşte genel itibariyle gezmesi çok keyifli bir şehir. 4 gün üstüne şehirde yapacak pek bir şey yok. 1 gününüzü muhakkak termal havuz ve spa günü olarak ayırmanızı tavsiye ederim. Onun dışında kalan yerler için, 2-3 gün yeterli olacaktır.
Şimdiden güzel bir Budapeşte seyahati dilerim.
Sevgiler,
Meltem
Yorumlar